25 Nisan 2009 Cumartesi

72. Gün


Her cumartesi saat 19'daki yaptığımız yürüyüş devam ediyor. Bu hafta 10.'sunu gerçekleştireceğiz. Bizi sürekli takip eden, yürüyüşümüze gelen 200 kişiye yakın bir kitle var. Bazen bu sayı daha az, bazense daha kalabalık oluyor.


Günler hızlı bir biçimde geçerken, Taraf Gazetesi ile ilgili yazdığımız sansür yazısından sonra Taraf vicdanını temize çekmeye çalıştı. Kısacık bizle ilgili bir haber yapmışlar. Bana komik geldi, gülüp geçtim.


Yedinci Paket diye bir oluşum var. Sivil bir insiyatif diyebiliriz. Önerileri ve talepleri gayet somut, acilen gerçekleştirilmesi gerekn talepler. Web sitelerine bir göz atın. Hatta üşenmeyin, imza kampanyalarına katılın.


Bugünlük de bu kadar:))



Fotoğraf: Serra Akcan


13 Nisan 2009 Pazartesi

60.Gün

Başlığı yazınca gülme krizine tutuldum. Aklıma 32. gün geldi. Felaket tellalcısı gibi günleri sayıyorum. İlk günler bu sayım işlemi heyecanlıydı. 3 gün oldu- 10 gün oldu gibi. 1 aydan sonra ben de kayışlar koptu, hal böyle olunca sayma işlemi de rafa kalktı. Sayılar artıkça büyük bir ihtimalle günler de karıştırılacaktır. Gerçi bizim Balmumcu'da sayacımız var. Orada şaşırmak mümkün değil.

Geçen hafta Sunay Akın ziyaretimzie geldi. Grev günlüğümüze yazdıkları çok güzel. Kısaca eskiden gazetelrin başında yazarların olduğunu; şidmiyse yazarkasaların olduğunu söylüyor. Samimi ve güzel bir buluşmaydı.

60. gün hayırlı uğurlu olsun. 300'lü günleri bakalım görecek miyiz?

12 Nisan 2009 Pazar

Haber Alma Hakkı


Yazmayalı uzunca bir zaman oldu. Oysa bir sürü gelişme oldu bu süreçte. Ancak insanın içinden yazmak gelmeyince ne yapsan boş. Aynı şeyleri blog işi üzerine kalan ben de yaşadım.


Birincisi Türkiye Gazeteciler Cemiyeti grev dolayısıyla bize dayanışma ödülü verildi. İkincisi 10 nisan'da töreni yapılan Metin Göktepe Gazetecilik Ödülleriydi. Dayanışma ödülü sabah- atv'de greve çıkan 10 gazeteciye verildi. Bizim için gurur verici, hüzünlü ve heyecanlıydı. Çünkü oğlunu kaybetmiş bir anneye yeni baştan o süreçleri hatırlatmak...Ancak Fadime Göktepe oğluyl ane kadar gurur duysa azdır. Çünkü bugün birçok kimse onurlu gazetecilik denildiğinde görevi başında öldürülülen Metin Göktepe'yi anımsıyor. Düzenin bu kirli çarklarında yok olup gitmeyen biri. Bu hayata çok erken gözlerini yumdu. Ancak kamuoyu onu unutmadı- unutturmadı.


Ödül töreninin garip başka bir yönü de Umur Talu'ya verilen ödüldü. Aynen şöyle diyordu, ödül komitesi. "Kendi gazetesinde grevi yazma cesareti gösteren tek gazeteci olduğundan ve toplumun çeşitli kesimlerinin sorunlarına köşesinde yer verme duyarlılığı gösteren Umur Talu'ya onur ödülü verilmiştir. " Buraya kadar problem yok, var da şimdilik konumuz o olmadığından geçiyorum. Asıl komiklik bundan sonra başladı. Ödülleri birçok gazete, internet istesi yayınladı. Ancak sansürleyerek. Hem ödül komitesinin Umur Talu ile ilgili söyledikleri; hem de bizim aldığımız ödül. Misal Haber7. Bütün ödül alanları açıklamış, ama haberde biz yokuz.


Yine medyatava'nın haberinden öğreniyoruz ki, sabah gazetesi de bizi sansürlemiş. Hadi sabahtan bekliyorduk da, haber7'e ne oluyor çok anlamadım. Yandaş medya olamazlar, çünkü onların yeri çoktan kapıldı.


Velhasıl benim de artık bir sansürüm var. Acilen medya okuryazarlığı dersine toplumca ihtiyacımız var. Bu sayede hiçbir haberin kişinin insiyatifi doğrultusunda değiştirilemeyeceğini, sansürlenemeyeceğini, haber alma hakkının teml hak olduğunu öğreniriz.


NTV ise özel bir teşekkürü hak ediyor. Hem internet istelerin de hem de televizyon haberlerinde hiçbir sansür uygulamadan haberi verdiler. Doğru düzgün haber yaptığı için teşekkür etmek ise sanırsam sadece bizim gibi 3. dünya ülkelerine ait bir şey. Ne üzücü, ne acı.


Sansürlenen haber doğrusunu okumak isteyenler için: NTV'de.