8 Mart 2009 Pazar

Başlıksız

Uzunca zamandır vicdan üzerine düşünüyorum. Bir türlü yazıp çiziktirmeye vakit olmadı. Ama bugün de yazamayacağım, artık başka bir güne. Çünkü her şeyin bir zamanı vardır. O zaman geldiğinde bilirsiniz.

Bazı şeyleri tekrar etmek de fayda var. Biz greve işten atıldığımız için çıkmadık. Biz greve basın iş kolunda sendikanın yok sayılması, 21. yüzyılda sendikalı olduğu için işten atılan insanlar olması ve toplu sözleşme görüşmelerinin tıkanması yüzünden çıktık. Greve çıktıktan sonra işten atıldık. Onun için de dava açıldı zaten. Basın'da insanların bu kadar korkmasının, sendikalı olmamasının başka bir sebebi de kara listelerin olması. Bir gruba dava açan diğer bir grup da iş bulamıyor. İnsan kaynakları sağolsun, habire liset yapıp kim nereye dava açmış; inceliyorlar. Bunun somut örnekleri şimdiye kadar çok yaşandı. Falanca arkadaş Doğan Grubu'na dava açtığından bizim grupta sadece 1 hafta çalıştırıldı. "Senin davan varmış. Centilmenlik antlaşması doğrultusunda beraber çalışamayacağız" dendi. Keza Habertürk'e başlayan arkadaş 1-2 saat sonra aynı sebeple işten ayrıldı. Durum böyle olunca da yıllarca sindirilen gazeteciler, iyice un ufak oldular. Un ufak olmak insanlık anlamında geçerli bir sözdür. Nereye kadar eğilip bükülebilir; nereye kadar sessiz kalabilirsin. Bu yüzden artık kara listenin top 10'nu bizleriz. Bu durumu da insan hakları ihlalinden bir dava anca paklar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder