10 Mart 2009 Salı

Blog yazmak

Blog yazmayı kişisel olarak da çok severdim. Grev başlayınca da ortak yazmaya karar verdik. Şimdilik tek bir kişinin üstünden yürüyor. İsmi cismi pek önemli değil, çünkü anlatılan her şey ortak paydamız, duygu ve düşüncelerimiz. Bu yüzden de yazının sonuna kendi ismimizi eklemeyi düşünmedik. Zaten ismimiz, kim olduğumuz da önemli değil. Kişisel olarak fikrim, benim hatırlanmamdan ziyade sürecin daha doğrusu olayın hatırlanması. Aynı zamanda kurumların kazanması. Misal TGS'ninde bu süreçten bizim gibi çok güçlü çıkmasını istiyoruz. En önemli çabamız bu bile diyebiliriz.

En komik taraf kendi aramızda yaptığımız toplantılar. Bazen kapris su buharı olup havada uçuşuyor. Bazense uzun uzun bir sürü fikir etrafında konuşuyoruz. Ancak sonuç yok. Habire aynı şeyleri konuşup duruyoruz. Niye böyleyiz açıkcası bilmiyorum. Konuşmayı mı felsefeyi mi çok seviyoruz, henüz çözemedim. Belki sistemli olmamamız, amatör ruhumuzun hep devam etmesini istememizle alakalı. Evet, amatörüz. Hayatımızda katıldığımız ilk grev. Sendika anlamında cahil insanlar değiliz, ancak sendikanın da 30 yıl sonraki ilk grevi. Bu yüzden de biraz kör topal ilerliyoruz. Olsun, mutluyuz ama. Ortak paydamız bu. Yaptığımız şeyden hiç pişman değiliz ve mutluyuz.

Çok uzun zaman sonra ben kendimi ilk defa özgür hissediyorum. Hatta bir daha plazalarda çalışamazmışım gibi bir duygum var. Plaza özü gereği insanı yabancılaştırıyor. Yanıbaşınızdan geçip giden insanlar birbirini tanımıyor. Bir kahve içelim demeye, dialog kurmaya çekindiğin- üşendiğin bir sistem. Hatta her sabah aynı asık yüzlere- bunun içine biz de dahiliz- günaydın demek zor geliyor. Başlar eğik, sessiz, birbirimizin gözlerinin içine bakamadan koridorlarda dolaşıp duruyoruz. Yeter ki görmeyelim.

Üstte amatörlüğümüzden bahsettim. Bu yüzden hatamız varsa şimdiden affola!

1 yorum: